İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARINDA KAÇINILMAZLIK ve MÜÇBİR SEBEP
İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARINDA KAÇINILMAZLIK ve MÜÇBİR SEBEP
İş kazası ve meslek hastalıklarının büyük bölümü işverenler tarafından iş sağlığı ve iş güvenliği konusundaki mevzuat hükümlerine uyulması ile önlenebilecek niteliktedir.
Ancak, dış etkenler ve kötü rastlantılar nedeniyle işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda hukuki ve teknik tüm gerekler yerine getirildiği halde Yine de iş kazası veya meslek hastalığı gerçekleşebilmektedir ki bunlar mevzuatımızda “kaçınılmazlık” olarak değerlendirilmektedir.
İş Kazalarında Kaçınılmazlık İlkesi;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 21 inci maddesinde;
“İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” Düzenlemesi yer almaktadır.
Bu düzenleme çerçeveside; sigortalının (işçinin) iş kazasına maruz kalması veya meslek hastalığına yakalanması halinde, işverenin sorumlu olup olmadığının tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınmaktadır.
Diğer taraftan; Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 45 inci maddesinde kaçınılmazlık aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır.
“Kaçınılmazlık, olayın meydana geldiği tarihte geçerli bilimsel ve teknik kurallar gereğince alınacak tüm önlemlere rağmen, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesi durumudur.”
Yine Doktrinde ortak tanım olarak Kaçınılmazlık “…Vuku bulan olaya karşı koyulamazlık hali ve her türlü tedbirin alınmasına rağmen gerçekleşmesi önlenemeyen ve objektif bir kaçınılmazlık durumunun söz konusu olmasıdır..” şeklinde tanımlanmaktadır.
Söz konusu Yönetmelik hükmü gereğince, işveren tarafından alınması gereken tüm önlemler alınmasına rağmen, yine de iş kazası ve meslek hastalığı meydana gelmişse işveren olayın kaçınılmaz olduğunu ileri sürebilecek ve kusurlu sayılmayacaktır.
Ancak olayın meydana gelmesinde işveren tarafından alınması gerektiği halde alınmamış bir tedbir tespit edilirse işveren olayın kaçınılmaz olduğunu ileri süremeyecektir.
Bütün bu tanımları dikkate aldığımızda “her Umulmadık bir halin kaçınılmazlık olarak nitelenemeyeceği” anlaşılmaktadır.
Kaçınılmazlık olgusunun var olabilmesi için öncelikle tüm tedbirler alınmalı, buna rağmen beklenmedik olaylar nedeniyle kaza meydana gelmelidir.
Bir başka değişle; “Ummamak, ummayı düşünmemek ve zarar verici olay ile karşılaşmak, kaçınılmazlık olarak değerlendirilemez.
Dolayısıyla; Yönetmeliğin söz konusu hükmü gereğince de iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde, işveren tarafından alınması gerektiği halde alınmamış herhangi bir tedbir tespit edilirse, işveren olayın kaçınılmaz olduğunu ileri süremeyecektir.
Çünkü, Kaçınılmazlık olgusunda, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçerli mevzuat hükümleri çerçevesinde, doğabilecek olası zararlı sonuçların önlenmesi yönünde, duruma ve koşullara göre ilgililerden beklenebilecek tüm özenli ve dikkatli çabaya karşın, sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan iş kazasının meydana gelmesi durumunda söz edilebilir.
Günümüz teknolojisinde bir takım olayların sonuçlarının kısmen kaçınılmazlık/kötü rastlantılarla açıklanması, alınabilecek önlemler düşünüldüğünde hemen hemen olanaksızdır.
Kaçınılmazlık/kötü rastlantı olarak adlandırılan olguların birçoğunun temelinde
İnsan yanılgı ve savsamaları,
Özen eksikliği bulunduğu bir gerçektir.
Unutulmamalıdır ki;
Her birey, zararlı sonuçların önlenmesi için durum ve koşulların kendisine yüklediği özen ve dikkat yükümünü göstermek zorundadır.
Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık/kötü rastlantı yönünde değerlendirme yapılamaz.
Buna karşın; İşveren tarafından, hangi önlem alınırsa alınsın, ne kadar dikkat ya da çaba sarf edilirse edilsin önüne geçilebilmesi mümkün olmayan olaylar vardır.ve bunların başında en belirgin olarak tabiat olayları gelmektedir.
Mevzuatımızda yer alan düzenleme uyarınca; “Özel hukuktaki sözleşme ilişkilerinde veya haksız fiillerde borçlunun ya da failin sorumluluğunu belirlerken fiille (ya da sebeple) sonuç arasında bulunması gereken uygun nedensellik bağı kurulamaz ya da kesilir ise borçlu ya da fail, sonuçtan sorumlu tutulamamaktadır.
Uygun nedensellik bağını kesen sebepler başlıca üç tanedir; BUNLAR;
1. Mücbir sebep,
2. Zarar görenin kusuru ve
3. Üçüncü kişinin kusurudur.
Bu çerçevede değerlendirdiğimizde Kaçınılmazlık uygun nedensellik bağını kesen sebeplerden en önemli olanı olup mücbir sebebin bir unsurudur diyebiliriz.
Diğer taraftan, mücbir sebep ile kaçınılmazlığı birbirine karıştırmamak gerekmektedir.
Doktrinde mücbir sebep;
“Genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan öngörülemez, karşı konulamaz ve dışarıdan gelen olağanüstü bir olay “ olarak tanımlanır.
Mücbir sebep çoğunlukla
Yıldırım düşmesi,
Kasırga,
Deprem,
Sel gibi bir doğa olayı olabileceği gibi bazen
Savaş,
Genel grev,
Askeri darbe gibi beşeri ya da sosyal bir olay,
Hatta ithal yasağı,
Kamulaştırma gibi hukuki bir olay da olabilir.
Buradan da anlaşılacağı üzere; Mücbir sebep; Hayatın olağan akışı dışındaki olaylardır.
Kaçınılmazlık ise; Hayatın olağan akışı içerisinde meydana gelebilecek tesadüfi durumlardır.
Mücbir sebep ile kaçınılmazlığın sorumluluk açısından farkı ise;
Mücbir sebepte işverenin sorumlu olmaması, buna rağmen kaçınılmazlıkta hakkaniyet gereğince işverenin sorumluluğunun söz konusu olabilmesidir.
Ancak, iş kazalarının tümüyle kaçınılmaz olduğu durumlarda işverenin sorumluluğundan söz edilememektedir.
Çünkü mevzuat gereği alınması gereken tüm önlemler alınmış olmasına rağmen, önlenmesi mümkün olmayan bir durum söz konusudur.
Mücbir sebep teşkil eden olay, umulmayan hale göre daha şiddetli ve mutlak bir kaçınılmazlık arz ederken, umulmayan hal daha sınırlı bir etkiye sahiptir. Mücbir sebep borçlu veya sorumlunun işletme veya faaliyetine yabancı, dışarıdan gelen bir olay iken, umulmayan hal işletme veya faaliyet içi bir olay da olabilir.
Mücbir sebepte öngörülemez lik ve kaçınılmazlık objektif yani herkes için geçerli olup, mutlak bir anlam taşır. Kaçınılmazlığın mutlaklığından amaç, teknik ve bilimin o andaki verilerine göre mevcut her türlü önlem alınsa, her türlü özen gösterilse bile ihlalin, dolayısıyla zararlı sonucun hiç kimse tarafından önlenememesidir.
Kaçınılmazlık, bir ilke olmayıp borçluyu borcundan kurtaran ya da borçlunun fiili ile buna bağlanan hukuki sonuç arasındaki uygun illiyet bağını kesen mücbir sebep ya da umulmayan halin (kazanın) en önemli unsurudur.
6331 Sayılı Yasa ve ilgili mevzuat uyarınca, işverenler işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdür. Hatta mevzuatta yer almamış olsa bile işveren, işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden aklın, bilimin, tekniğin gerekli gördüğü her türlü önlemi almak zorundadır.
Bununla birlikte, iş kazalarının ancak tümüyle kaçınılmaz olduğu durumlarda işverenin sorumluluğundan söz edilemez.
Kaçınılmaz bir sebepten kaynaklanan iş kazası veya meslek hastalığından ötürü işverenin sorumlu tutulması için ilgili mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olması gerekir.
Kaçınılmazlık sebebiyle bir iş kazası veya meslek hastalığı meydana gelmişse bu takdirde işverenin mevzuat gereği almakla yükümlü olduğu tüm önlemleri almış olması durumunda artık sorumlu olmayacaktır, çünkü tüm önlemlere rağmen önlenmesi mümkün olmayan bir durum söz konusu olduğundan işveren sorumlu olmayacaktır.
Nitekim iş kazasında kaçınılmazlıktan söz edilebilmesi için İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatına göre işverenin, işyerinde çağın ve teknolojinin gerektirdiği önlemleri almasına rağmen iş kazasının meydana gelmiş olması gerektiği Yargıtay kararlarında da belirlenmiştir.
Dr. İbrahim OĞUR
E. Baş iş Müfettişi
DETAM Grup Yönetim Kurulu Başkanı
KAYNAKÇA:
– Yargıtay 10.Hukuk Dairesi E:2015/8952 K:2015/10854
– 27 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2012/10-1141, Karar: 2013/282, Tarih: 27.02.2013.
– BALOĞLU, Cem: İşverenlerin İş Kazalarından Doğan Hukuki Sorumluluğu, s.120 Balcı, a.g.m., s.163.
– Tuncay, C. (2006). Kurumun İşverene Rücuu– Olayda Kaçınılmazlık Durumu. Sicil Dergisi, (6), s.186.
– Güzel, A., Okur, A.R. (2003). Sosyal Güvenlik Hukuku. İstanbul: Beta Yayınevi, s.247, Araslı, U. (2002). Sosyal Güvenlik ve Sosyal Sigortalar. Ankara: Turhan Kitabevi, s.511.
– Prof.Dr. A. Can Tuncay, Kurumun işverene Rücu-Olayda Kaçınılmazlık Durumu, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 185
– Prof. Dr. Berin Engin, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İşverene Rücu ya Nasıl Bakıyor?, Sicil İş Hukuku Dergisi, Sayı 4, s. 139
– H.G.K.’nun 6.10.1999 gün ve 1999/10-687 E.-1999/775 K. ile 16.10.1985 gün ve 1985/10-197 E. 1985/826 K.