İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE ETKİNLİK KAZANDIRACAK ÖNERİLER (II)
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE
ETKİNLİK KAZANDIRACAK ÖNERİLER
(II)
İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlgili olarak, uygulamada yapılmış olan hataları bir önceki makalemizde ele almıştık. Bu yazımızda Hükümetimiz tarafından açıklanmış olan Yeni İSG Yapılanması sürecinde, İş Sağlığı ve Güvenliğinin daha etkin uygulanabilmesi için atılması gereken adımlara ilişkin önerilerimiz ele alınacaktır.
Bu önerilerimizi aşağıdaki başlıklar altında toplamaktayız.
1. iş güvenliği uzmanlarının aralarındaki katmanlar kaldırılmalıdır.
İlk adım;
Her iş güvenliği uzmanı, her işyerinde görev yapabilmelidir. Ancak işyerlerinin (ya da iş güvenliği uzmanlarının), daha önce A, B sınıfı iş güvenliği uzmanı belgesi kazanmış olanlardan “danışman” olarak yararlanma yükümlülüğü getirilmelidir. Burada hareketle, uygulamada iş güvenliği uzmanlarının denetimi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerine değil, daha bilgili-deneyimli iş güvenliği uzmanlarına bırakılmalıdır.
İkinci adım;
İş Sağlığı ve Güvenliğinde takım çalışmasının özendirilmesidir. Değişik meslek dallarında olan (elektrik, makine, inşaat, maden, kimya vb) uzmanların kendi aralarında ve tıp, sosyal bilimler alanındaki (işyerinde sağlık güvenlik çevre alanında deneyimli) uzmanlarla birlikte çalışmaları sağlanmalıdır. Bu OSGB (ortak sağlık güvenlik birimleri) çatısı altında “olmazsa olmaz” bir kural olarak konulmalıdır.
2. İdari, mali yönden özerk İş Sağlığı Güvenliği Kurumu’nun kurulmalıdır. (İngiltere’de olduğu gibi)
Uygulamanın mutlaka yönetsel, bilimsel ve mali yönden özerk ve alanda çalışan tüm sosyal tarafların katılımı ile oluşturulacak bir kurum tarafından (Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Kurumu) yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Böylece ÇSGB, kendi temel işlevine çekilebilecek ve denetim işlevini yerine getirebilecektir.
İşçi-işveren temsilcilerinin, işyeri hekimlerinin ve iş güvenliği uzmanlarının örgütlendiği üst-örgütlerden oluşan böylesi bir kurum, işyeri düzeyindeki uygulamalarda, çok önemli bir güvence kaynağı olacaktır. Saydığımız, görevlilerin, işlerini “bağımsız” ve “mesleki özgürlük” içinde yapabilmelerine olanak sağlayacaktır. Deneyim alışverişine olanak verdiği gibi, bilgi ve hizmet desteği de sağlayabilecektir.
Tüm işyerlerinde iş güvenliği Uzmanı, işyeri Hekimi personel görevlendirmesi doğrudan doğruya “özerk İş Sağlığı Güvenliği Kurumu” tarafından yapılmalıdır. Kurum, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirmelidir.
Kurum tarafından görevlendirilen iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin maaşı ile yapılacak diğer ödemeler yine KURUM tarafından belirlenen tarifeye göre İş Güvenliği ve Sağlığı Fonundan karşılanmalıdır.
3. Kamunun desteği için hükümetçe çalışma yapılmalıdır.
İş Sağlığı ve Güvenliğinde başarı sağlanabilmesi için Kamunun desteği alınmalı, hükümet dışı (STK )kuruluşların da belirleyiciliği ile uygulama planları hazırlanmalı ve zor kullanarak yasaların uygulanması değil, toplumun kalbinde savaşın kazanılması gerekmektedir. Bunun için uzun vadeli bir mücadele ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürün oluşturulması zorunludur.
4. İş Sağlığı ve Güvenliği Fonu” oluşturulmalıdır.
Tüm işyerlerinden kesilen “ İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Pirimi” ödeneği,” İş Güvenliği uygunsuzlarından kesilecek cezalar” ve gerekirse buna ilaveten “işveren ve devlet tarafından aktarılacak diğer aktarmalarla” oluşacak bu fondan hem iş güvenliği uzmanları yetiştirilir hem de görevlendirilecek olan iş güvenliği uzmanlarının ücretleri ödenebilecektir.
5. İş Sağlığı ve Güvenliğini başarı ile uygulayan Firmalara, Kurumlar Vergisi ve SGK İndirimi getirilmelidir.
İş sağlığı ve Güvenliğini sistematik olarak uygulayan, OHSAS 18001 Yönetim Sistemini tatbik eden, yasal yükümlülüklere uyan, işletme ve işyerleriyle, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini uygulamayan, işletme ve işyerleri arasında “ Hakkaniyet” ölçüleri düzenlemesi çerçevesinde, iş kazası olmayan iş yerlerine kurumlar vergisi ve SGK primlerinde indirim uygulanması yapılmalıdır.
6. Kendi Nam ve Hesabına Çalışanlarda İş Sağlığı ve Güvenliği Kapsamına Alınmalıdır.
6331 Sayılı Kanunun “İstisnalar” başlıklı 2 ncü maddesinin (ç) fıkrasında; Çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar kapsam dışı bırakılmıştır. Oysa 5510 sayılı kanun kendi adına bağımsız çalışanları da iş kazası ve meslek hastalıkları kapsamına almakta ve bunlar için prim ödeme zorunluluğu getirmektedir.
Ayrıca işyeri tehlike derecesine göre de tasnif yapmaktadır. Kendilerinden prim kesilen kendi adına bağımsız çalışanların da İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına alınması gerekli görülmektedir.
7. İş Kazası tanımı SGK Mevzuatına eş değer olarak genişletilmelidir.
6331 Sayılı Kanunun “Tanımlar “ başlıklı 3 ncü maddesinin (g) fıkrasında yapılan “İş Kazası “ tanımı, 5510 sayılı kanunun 13 ncü maddesinde yer alan İş Kazası tanımı ile örtüşmemektedir. Uygulamada boşluk yaratılmaması ve doğabilecek uyuşmazlıklara meydan verilmemesi için İş Kazası tanımının 5510 sayılı Yasadaki tanıma paralel hale getirilmesi zorunlu görülmektedir.
8. Toplu İş Merkezlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri içir OSGB Kurulma zorunluluğu getirilmelidir.
6331 Sayılı Kanunun 23 ünci maddesine yeni bir fıkra eklenerek “birden fazla işyerinin bulunduğu iş merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri veya siteleri gibi yerlerde yönetim tarafından ortak sağlık birimlerinin kurulması zorunlu hale getirilmelidir.
9. İdari Para Cezaları Artırılmalıdır.
6331 Sayılı Kanunun “İdari para cezaları “ başlıklı 26 inci maddesinde düzenlenen cezalar yeterli görülmemektedir. İş sağlığı ve güvenliği gibi hayati önem taşıyan konuda, öngörülen yaptırımların işyeri veya işletmenin büyüklüklerine göre daha caydırıcı ve işverenin önlem almasını zorunlu kılacak ölçüde olması gerekmektedir.”
10. İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Etkinleştirilmelidir.
İşyerlerinde oluşturulan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları demokratik yapılar olarak düzenlenmeli, kurulların yaptırım gücü olmalıdır.
11. İş müfettişi sayısı artırılmalı ve işyeri denetimleri etkin olmalıdır.
12. Toplumda İş Sağlığı ve Güvenliğine Bakış açısı kazandırılmalıdır.
Toplumda iş sağlığı ve güvenliği duyarlılığı ve bilinci oluşturmak için yapılmakta olan İSG haftaları, bölgesel konferanslar vb. etkinlikler çeşitlenerek sürdürülmelidir. İSG eğitimleri bu alanı da içine alacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
13. Orta Eğitime İş Sağlığı ve Güvenliği Müfredatı konulmalı, Her tür eğitim veren Üniversitelerin son sınıf öğrencileri için zorunlu İş Sağlığı ve Güvenliği dersi konulmalıdır.
Sağlıklı ve güvenlikli çalışma koşullarının sağlanması, iş kalitesinin artırılması ve buna bağlı olarak iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, ölümlerin ve sakatlanmaların ortadan kaldırılması veya azaltılması sadece yasal düzenlemelerle, mevzuatla mümkün olamamaktadır.
Yasaların yanında başta işçi ve işveren kesimi olmak üzere, toplumun her kesiminde güvenlik bilincinin ve güvenlik kültürünün oluşturulması hayati bir önem taşımaktadır. Bunun için, ilkokul çağından başlayarak tüm eğitim kurumlarında İş Sağlığı ve Güvenliği müfredatları konulmalı, Her Brançtaki Üniversitelerin son sınıfına gelmiş olan öğrenciler için yine İş Sağlığı ve Güvenliği dersi konulmalı konulmalıdır.
14. İşverenler İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri için Fon oluşturmalıdır.
İşverenler iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alacakları tedbirleri ek bir maliyet olarak görmemeli, tam tersine tedbirleri, iş kazaları ve meslek hastalıklarını azaltan, dolayısıyla maliyeti azaltan, verimliliği ve üretim artışını sağlayan uygulamalar olarak dikkate almalıdır. Küreselleşen dünyada sağlıklı ve güvenlikli bir işyerinin ve bu işyerinde üretilmiş malların rekabet şansını artırdığı da göz ardı edilmemelidir.
Yürütülecek proje çerçevesinde İSG Standardı oluşturulmalı, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet alımları bu standart kapsamında oluşturulacak taban ve tavan ücret birim fiyat tarifesine göre alınmalıdır. İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri hiçbir zaman işletmelerin “ en düşük fiyatı veren alır “ prensibiyle Satın alma birimlerine ihale edilmemelidir.
15. Sendikalar İş Sağlığı ve Güvenliğinde daha etkin rol almalıdır.
Sendikalar her türlü olumsuzluğa karşın, iş sağlığı ve güvenliği alanında birimleriyle, eğitimleriyle, araştırmalarıyla iyi bir düzeye gelmeli, işkollarının gerektirdiği eğitimleri yaygınlaştırmalı, işçilerin hak ve özgürlüklerini koruyup geliştirmeye çalışırlarken, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili maddelerin TİS lerde yer alması için mücadele etmelidir.
Çalışanlar da, öncelikle kendi sağlık ve güvenlikleri için iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almalı, iş sağlığı ve güvenliği kurullarında etkin çalışmalı, çalışma barışı için, işletmeninin verimliliği için iş sağlığı ve güvenliği kültürü edinmeleri gerçeğini göz ardı etmemelidirler.
16. İşçi Temsilcileri için “ İş Sağlığı ve Güvenliği Sertifikasyon Eğitimi Alma zorunluluğu getirilmelidir.
İşçi temsilcileri, işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarına benzer bir eğitim sürecinden geçirilmelidir.
17. İş Güvenliği Uzmanının yanında, işletmelere işçi sayısı oranında “ Sosyal Danışman” Atanma zorunluluğu getirilmelidir.
İş sağlığı güvenliğinin, sosyal yüzünü ortaya koyacak ve uygulamanın eksik ayağını tamamlayacak “sosyal haklar görevlisi” tanımlanmalı ve işyerlerinde istihdamı zorunlu kılınmalıdır.
Bütün bunların ötesinde; Tüm taraflarca göz ardı edilmemesi gereken en önemli nokta ise, iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının çözümünün “önce insan” anlayışında odaklanan adaletçi, eşitlikçi ve katılımcı bir yaklaşımla her alanda örgütlenme kültürünün edinilmesiyle mümkün olacağıdır.
Dr. İbrahim OĞUR
Eski Baş. İş Müfettişi